16 Ekim 2018 Salı

YEŞİLOVACIK NERESİDİR?





Yeşilovacık Mersin Antalya yolunda güzel bir sahil kasabası.
Kıbrısın karşısı. 20 Temmuz 1974 Barış harekatının ana merkezi.Yani Kıbrıs gazisi.
2500 nufuslu ancak yazın nüfusu 5000 kişi bulan gelişmekte olan belde.
Denizi Akdenizin en temiz denizi sayılan, Taşucu-Anamur Arasının ortası.
Hava kirliliğinin olmadığı bir yer.
 
Dağlarında barındırdığı yüzlerce çeşit ağaç, bitki maki türü fidanlar la asıl kızıl çam ormanlarından gücünü alan oksijen deposu.
Mineral zengini denizi ile sırt ağrısı bel ağrısı romatizmal hastalıklar, ortapedik hastalıklar ve operasyonel hastalıkların kısa zamanda iyileştiği denizi ve havası.
İyot deposu.
Sıcak kumsalları ve yeşil ağaçların gölgesi ile doğal yürüş merkezi.Bugün yürümenin iyi gelmediği neredeyse hiç bir hastalık yok.
Psikoterapi merkezine 22 km gibi çok yakın yaylası ile klimaterapi merkezi.
Güneş terapi merkezi.Yani tam bir sağlık turizmi merkezi.
Klasik  turizm içinde son yıllarda tesisleşme var.
Yeni yatırımlarla 365 gün turizm mevsimi olarak değerlendirilebilir. Turizmde insanların hoşça vakit geçirebilecekleri her türlü aktiviteyi yapılabilir. doğal rekreasyon alanları oldukça zengin.
Adana Havaalanına 200 Gazipaşa hava alanına 180km( yol yapımı bitince 155 kmYe düşecek.)
Bir limanı var ama yat limanı olabilir.
Akdeniz'dekihttps://fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/164681_10151506835152860_94213542_n.jpg saklı cennet

Mersin’in Silifke ilçesine bağlı Yeşilovacık beldesi sahilinde, mavi ve yeşilin buluştuğu koyda, Yunan kolonisi olarak kurulan antik kent, tarihi kalıntılarının yanı sıra doğal güzellikleriyle görenleri adeta büyülüyor.

Akdeniz'deki saklı cennet
"Akdeniz’in saklı cenneti" olarak adlandırılan turkuaz rengi koy, Silifke ilçesinin 31 kilometre güney batısında bulunuyor. Bugün "Tisan" adıyla bilinen "Aphrodias" antik kenti, beldenin denize uzanan burnunda yer alıyor.


Careta Careta:Dünyada nesli tükenmekte olan ve uluslararası anlaşma ile koruma altına alınmış
Careta careta kaplumbağalarının yumurtlama alanı

Mersin sahilinde balıkçı ağlarına takılan 10 caretta caretta'nın ölüsü sahile vurdu

10  caretta caratta ağlara takıldı
Mersin'in Silifke ilçesi Yeşilovacık beldesi Tisan kıyılarında  Trol balıkçı tenelerinin  gırgır ağlarına  takılan 10 caretta caretta  deniz kaplumbağası ağların içinde boğularak öldü Bölgede oturan vatandaşlar bu katliamı yapan balıkçı teknesinin yakalanması için  Sahil Güvenlik ekiplerime bildirdi. Ancak hava muhalefeti nedeniyle Sahil Güvenlik  botu deniz kaplumbağaların ölü olarak vurduğu sahile ulaşamadı.Deniz kaplumbağalrın ölümüne sebeb olan  balıkçı teknesinin yakalanmsı için İl Çevre Orman Müdfürlüğü Milli Parklar Yaban hayat şube ve sahil güvenlik çalışmalar başlattı iL Çevre ve Orman Müdürü Ökkeş Bahadır, bölgede mobil sivil ekipler oluşturarak kıyı balıkçılığı yasak olan bölgelerde denetimleri sıklaştırdı.  
Dağ keçisi:Son  yıllarda tarım orman bakanlığının çabalarıyla dağ keşçisi popülasyonu hızla artmaktadır
Göçmen kuşlar:
Yeşilovacık yaban kazlarının,ördeklerinin,sığırcık,bıldırcın,turna,leyleklerin,martı,filamingolar,daha henüz tesbit edilmemiş onlarca kuşun, göç yolları üzerinde  kısa süreli konaklama ve barınma yerleri
Balık popülasyonu:
Mavi yengeçler,akya,turna,çupra,sokar,levrek,kayabalığı,sinarit,mırmır,tırança,salpa,melanur,fangri,
Balıklarının üreme alanı Taşucu’undan Anamur’a her koyda olduğu gibi Yeşilovacık koyları önemli bir yumurtlama ve yavru yetişme bölgesi
Fok Balıkları: Dünyada nesli hızla tükenen  ve sadece 500 adet olduğu tesbit edilen uluslar arası antlaşmalarla koruma altında olan fok balıklarının  iki adet yuvası ve üreme alanı yapılmakta olan liman bölgesinde bulunmaktadır
https://fbcdn-sphotos-a-a.akamaihd.net/hphotos-ak-snc7/482836_560797487287159_26544897_n.jpg
Akdeniz Foku’na kıymayın beyler!
31.01.2013
http://i.milliyet.com.tr/GazeteHaberIciResim/2013/01/30/fft16_mf3000057.Jpeg
Mersin’deki deniz yaşamı, sadece nükleer santral değil, iki termik santral ve liman genişletme çalışmalarıyla tehlikeye atılıyor.. Nesli dünya çapında tehlike altında olan Akdeniz fokunun soyu tükenebilir
Mersin’in Silifke ilçesinde yapımı planlanan nükleer santral hakkındaki tartışmalar, malumunuz. Ancak aynı bölgede yapılması planlanan iki termik santral ve bir çimento fabrikası hakkında pek bilgimiz yok. Yeşilovacık Limanı’nın genişletme ve dolgu projesi çalışmaları, tüm itirazlara rağmen  ocak ayında başladı. Bilim insanları, bölgedeki bu yatırımların geri dönülmez zararlar vereceğinden emin.
Türkiye’nin alanındaki en iyi uzmanlığa sahip kurumlarından ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü, Orman Bakanlığı’na konuyla ilgili bir dilekçe yazdı... Enstitü Müdürü Prof. Dr. Ahmet E. Kıdeyş, nükleer santralin 15 km. uzağında planlanan iki termik santral için yapılan liman inşaatının kıyı ekosistemine geri dönüşümü olmayan etkilerini açıkladı.
Prof. Kıdeyş, Taşucu’yla Aydıncık arasındaki bölgenin, Türkiye’nin doğallığını ve biyolojik çeşitliliğini nispeten koruyabilmiş ender kıyılarından biri olduğunu vurguluyor.

Balıklara elveda
Zaten tehdit altında bulunan Akdeniz Foku, deniz kaplumbağaları ve deniz çayırları gibi birçok hassas canlı türü, büyük tehlike altında. Peki neden ve nasıl?

1. Santraller yapıldığı takdirde, soğutma faaliyetleri için gerekli büyük miktarlarda deniz suyunun alınıp ısıtılarak denize salıverilmesiyle, zaten küresel ısınma tehdidi altında bulunan deniz suyu sıcaklığının yükseleceği tahmin ediliyor.

2. Bu durum, zehirli deniz anası, balon balığı gibi yabancı türlerin daha da çoğalmasına, birçok yerli türün kaybolmasına neden olabilecek.

3. Türkiye’nin sahip olduğu biyolojik zenginliğin bir kısmının daha kaybedilmesinin yanında, balıkçılık ve turizm faaliyetleri de olumsuz etkilenecek. Büyük debilerde soğutma suyu alımı ve ısıtılarak denize verilmesi, bölgede üretimi yüksek olan balık larvalarını ve diğer küçük canlıları yok etme potansiyeline sahip.

4. Akdeniz’deki en değerli balıkların başında gelen Orkinosun (Thunnus thynnus) Akdeniz’de bilinen dört üreme alanından biri, yine enerji santrallerini de içine alan kuzeydoğu Akdeniz’de...

Akdeniz Foku yaşayamaz
Limana gelince... Türkiye’nin en önemli Akdeniz Foku alanının içinde genişletiliyor. Fokların ürediği mağaralarından üçü, yapılaşma, kirlilik ve yoğunlaşan gemi trafiği yüzünden kullanılamaz hale gelecek.
Akdeniz Foku nesli kritik derecede tehlikede olan bir tür. Üreyebilmeleri ancak bu mağaraların korunmasına bağlı. Ayrıca Türkiye’nin bu bölgesi, tüm dünyadaki Akdeniz Fokları’nın en büyük kolonilerinden birine ev sahipliği yapıyor.
Bilim insanları, tesislerin uzun dönemli faaliyetleriyle bölgede Akdeniz Foku’nun tümüyle yok edilmesi anlamına geleceğini söylüyor.
Dikkat ederseniz söz konusu yatırımların ‘sadece’ deniz ekosistemi üzerindeki etkilerinden bahsettik... Kıyıda yaratacağı zararlar, hele termik santrallerin iklim değişikliğine olumsuz katkısını buna ekleyince korkunç bir tablo ortaya çıkacak.
Bir ülke, sadece bir avuç topraktan ve üzerinde yaşayan insanlardan ibaret değildir. Ancak doğal ve kültürel değerlerini koruyabilirse değer kazanır. 
iNSANLIK iÇiN BÜYÜK KAYIP
ODTÜ Deniz Bilimleri, sosyo-ekonomik gelişmemizi, denizlerimizin biyolojik zenginliğini böylesine ciddi şekilde etkilemeden gerçekleştirmemiz gerektiğini vurguluyor.
* Muhteşem bir doğal güzelliğe, deniz yaşamına ve dolayısıyla önemli bir turizm potansiyeline sahip olan Taşucu-Aydıncık arasındaki bu kıyılarda söz konusu tesislerin inşa edilmesi, nesli tehlikede olan deniz canlılarının sonu olmakla kalmayacak...
* Ülke ve gelecek nesiller dahil, insanımız için çok büyük bir kayıp olacak. Şimdi söyleyin, değer mi?
Not: Bir süreliğine izninizi istiyorum... Uzak ve sıcak bir diyardan dönünce burada buluşmak üzere.

Turizm bölgesi;Bölgemizde bir tane dana adası bir tane Yeşilovacık kemer mevkiinde olmak üzere ilan edilmiş iki turizm bölgemiz var.Ayrıca En son hazırlanan belediye imar planında Yeşilovacık arazisinin 1500 dönümü turizm alanındır

Tisan Afrodias Antik kenti:
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü kaynaklarından derlenen bilgiye göre, Doğu ve Batı olmak üzere iki limanı olan antik kentAphrodisias, İ.Ö. VII yüzyılda kurulmuş bir Yunan kolonisi. İ.Ö. IV. yüzyılda Pers satraplığının bir parçası olan kent, satrap Pharnabazos yönetimi altındayken (İ.Ö. 379-374) gümüş sikkeler bastırıldı. Aphrodisias önemini, Hellenistik dönemde kaybetti. Roma Döneminde sikke basımı gerçekleşmedi ve Papazlık merkezi olmayan kent ErkenBizans Döneminde ise "polis" (kent) statüsünü kaybetti. Kentteki kilise ve kale kalıntılarında halen birçok medeniyetin izleri görülebiliyor.
Tarihi kalıntılarının yanı sıra doğal güzellikleriyle görenleri adeta büyüleyen antik kentin yakınında, 1976 yılında kurulmuş, sakinlerinin yüzde 95’i Ankara’lılardan oluşan bir de tatil köyü bulunuyor.
"Tisan" adıyla kurulan tatil köyünde, Doğu ve Batı olmak üzere kumu beyaz, mercan koylarını andıran türkuaz renkli iki koy ve Doğuya bakan koyun karşısında, tatilcilerin yüzerek gidip gelecekleri mesafede iki de ada yer alıyor.  İki ayrı sahilinin bulunması, rüzgarın doğudan ve batıdan esişiyle, dalgaya göre tatilcilere farklı seçenekler sunuyor. Tisan, sessizliği, doğayı ve denizin yanı sıra tarihi sevenler için de güzel bir mekan olarak dikkati çekiyor. Çakıl taşlarının bile metrelerce uzaktan görülebildiği iki koy, son yıllarda dalgıçların da ilgi odağı oldu.



http://t3.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTkh40AQxQxtyoSKsq5QJU9bxuCx70mEV0ACgFsPI3ZCwMWvAok







TARIM
Turfanda sebze ve meyve merkezi. topikal meyvelerin  yetişebileceği verimli topraklar ve iklime sahip önemli bir tarım merkezi.

Seracılık deneyimi çok eskiye dayanıyor.Öğrenme kabiliyeti yüksek girişimcileri var ancak sahip olduğu bilgileri değiştirmekte direnç gösteriyor. Aslında modern tarıma geçmeye elverişli toprağı, suyu, iklimi ve insan kaynağı mevcut.
Balıkçılık son yıllarda gelişti. Her gün her çeşit balığı taze olarak bulabilirsiniz. Deniz mahsulleri yemekleri  özellikle balık çorbası kendisine özgüdür.
Batırığı,sebze yemekleri. Kasım ayında sarı mantarı bölgenin en özgün yiyecekleri.
Aynı zamanda kapari, defne yaprağı, kekik ,adaçayı,zeytin keçiboynuzu,çıtlık(melengiç),her biri doğal yaşamın içerisinde  kendiliğinden yetişen  zengin,şifa kaynağı bitkiler.
Arıcılık: Bölge zengin florası ile arıcılığa elverişli.İstenen seviyede olmasa da bölgede arıcılık yapılmakta

İnsanları sıcak kanlı.samimi. politik alt yapısı çok kuvvetli.Muhakemesi gelişmiş bir topmu var.analitik düşünebilme kabiliyeti var.Son yıllarda üniversitede okuyan gençliği hızla artıyor.Kendi yağıyla kavrulmasını öğreniyor.Tarım modernleşiyor. Seracılık son yıllarda çok gelişti.Gelişme potansiyeli çok yüksek.
Bölgede tarım:Bilinçli  ekim planlama tohumculuk ile bölge günümüzde açlık çeken açlık sorunu ile karşı karşıya dünyamızda :
·         Turfanda  sebze ve meyve ile  yüksek katma değerli üretim yaparak
·         Bölgede bulunan maki olarak da yetişen en önemlisi keçiboynuzu,melengiç ve zeytinin düzenli bir orman politikası ile yüksek  katma değerli üretime ve sanayiye dönüştürülebilinir
·         Yine bölgemizde kapari,kekik,hayıt,sandal,dağ çayı,kayakoruğu,defne keçiboynuzu zeytin gibi bitkiler  kozmetik ve sağlık sektörünün hammadde ihtiyacıdır.Bölgemizde yetişmekte ve pazarlanmaktadır

İKLİM:
Bölgemiz değişken yapılı ve sert  rüzgar çeşitlerine sahiptir.Poyraz,lodos,meletem,yıldız,gündoğu,keşişleme,karayel ,
Deniz suyu sıcaklığı:yazın  temmuz ağustos ve eylülde 33 derecelerde seyretmekte Kışın en düşük 14 derece seviyesindedir.

SONUÇ VE ÖNERİLER
·         Bölge turizm için önemli coğrafi imkanlar sunmakta
·         Yasal olarak iki turizm bakanlığı tarafından ilan edilmiş bölge,ayrıca belediye imar planında 1500 dekar turizm alanı
·         Mersin Antalya yolu üzeri,yol duble
·         Bölgesinde mavi bayraklı bir otel Pine park otel var Her koyu mavi bayrak alabilir
·         Doğal limanları ve Yeşilovacık mevcut limanı yat limanına çevrilebilir
·         Hava alanına yakın yeni havaalanı ile daha da yakın olacak
·         Bölge aynı zamanda av alanı,
·         Doğal yürüyüş alanları
·         Oksijen deposu
·         Dalış ve su sporlarına uygun
·         Çevresinde tarihi ve kültürel alanlara yakın
·         Kıbrıs’a ve dolayısıyla Avrupa’ya deniz otobüsü ile 1 saat 30 dakika
·         Yayla turizmine uygun ,en yakın yayla 13 km
Monaco örneği:Monaco 1,5km2 bir devlet olmasına rağmen yıllık GSİYH 800 Milyon EURO
Erdemliden Gazipaşa’ya irili ufaklı yaklaşık 120 koy var her biri birkaç monaco büyüklüğünde buralar planlanabilse sadece turizmde ülke ekonomisine katkısı ONLARCA milyar dolar olabilir
Bölge talasso terapi(deniz suyunun 35-38 derece ye ısıtılarak termal hale getirilmesi) gibi sağlık turizminin yeni gelişmekte olan alanına yönlendirilerek turizm potansiyeli 6 aydan 12 aya çıkarılarak sürekli ve sürdürülebilir turizm geliri elde edilebilir turizmin  diğer çevresel imkanları ile önemli bir cazibe merkezi olabilir
Yine turizm; yat limanı ile yat turizmi için değerlendirilebilir.Mevcut liman yolcu limanına da dönüştürülerek  Kıbrıs’a en yakın yolculuk sağlanabilir
NE OLMADI
·         35 YILDIR Nükleer santral yapıldı yapılacak diye bölge özellikle geri bırakıldı
·         35 yıldır insanlar nükleer taciz altında ruhsal olarak hayalleri tıkandı
·         İnsanların çaresizliği ve işsizliği yem olarak kullanılarak sadece oy alındı ve şimdi de aynı yemlerle balık  yerine konularak nükleere ve termik santrale razı edilmeye çalışılıyor
·         Bölgede bu tip yatırımlar millete haber verilmeden gizli gizli yapılarak bilgilendirilme hakkı ihlal edildi
NE OLMAZ
1.       NÜKLEER  olmaz çünkü soğutma için kullanılacak su zaten sıcak bir de soğutma suyu ile deniz ekolojik yapıyı tamamen yok edecek
2.       Nükleer sanıldığı gibi ucuz değil, ve eski bir teknoloji
3.       Güneş dalga ve rüzgarda maliyetler hızla düşmekte  ve Bu teknolojilerde lokomotif olma şansımız var ODTÜ GÜNAM projesi ile önemli  mesafeler kat etti
4.       Eğer bomba olarak kullanılmak isteniyorsa: artık hiçbir devlet nükleer bombayı savaş aracı olarak kullanamaz.Çünkü attığı  bombayla elde ettiği toprağı kullanamaz üstelik  bulunduğu yerde de kendisine bile zarar verir
5.       Günümüzün bombaları,kuş gribi deli dana,kene,gibi viritük,mikrobiyolojik ve kimyasal  olacak bu  silahlar geçtiğimiz yılarda yayılma hızı ve kontrol hızı hespalandı.Yok etmek istediği varlıkları kolayca temizleyebilir
6.       Nano teknoloji ve siber silahlar:geçtiğimiz günler 14/04,2013 milliyet cep telefonu ile uçak nasıl düşürülebilir diye sanal deney yapıldı
7.       Yine günümüzde siber uzmanlarınız ve teknolojileriniz var ise uzaktan onları kendi lehinize kullanabilir ya da yok edebilirsini.F16 da olduğu gibi f35  de de olacağı gibi ne kadar yatırım yaparsak yapalım uçuş kodlarını  kendimiz yazamazsak ki bu uçakların vermiyorlar
8.       Nikah bizde bacaklar başkasının boynunda olacak.Suriye’de uçağımız muhtemelen böyle düşürüldü
9.       Enerji ihtiyacımız var deniyor Diyelim ki diğer bütün iddialar ve önerilerimiz geçersiz,   o zaman soruyorum. Acaba nukleer santral inşaatı+elektrik üretimi = kar                                    yoksa    turizm yatırmları+tarım+sanayi=kar hagisi karlı ya da
10.   Nükleere ve termik santrale yapacağımız yatırım kaynağı ile bölge hatta ülkemizin geneli yani 15 milyar dolarla ne kadar turizm ,tarım ve sanayi yatırımı yapılabilir üstelik risksiz
11.   Avrupa Fotovoltaik Endüstrisi Derneği tarafından yapılan bir açıklamaya göre, güneş enerjisi kullanım kapasitesi 2012 yılında 30 gigavatlık artış yaşayarak dünya genelinde 101 gigavata yükseldi. Herşey yolunda giderse, Afrika'dan Avrupa'ya nakledilen çöl elektriği sayesinde 2050 yılında bütün bölge ülkelerinin toplam ihtiyacıyla Avrupa'nın elektrik ihtiyacının yüzde yirmi (20%)'si Desertec tarafından karşılanacak.
   Tabii dünyada gerçekleşitirilen tek yenilenebilir enerji projesi güneş odaklı değil! Yenilenebilir enerji piyasasında en az güneş kadar önemli bir yer tutan rüzgâr enerjisi de umut verici boyutlara ulaşıyor. Avrupa Rüzgâr Enerjisi Birliği (EWEA)’ya göre Avrupa Birliği’nin kurulu rüzgâr enerjisi kapasitesi 100 gigavatı geçti. Bu miktar yaklaşık 40 nükleer santral üretimine veya 11310 kilometre uzunluğunda kömür yüklü bir trenden elde edilecek enerjiye denk geliyor. Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi de, 2011’de 238 gigavatlık kapasiteye sahip olan rüzgar enerjisinde, 44 gigavatlık bir artışla, 282 gigavattlık bir kapasiteye erişildiğini belirtti. Özellikle yenilenebilir enerjilerin kömür ve doğalgaza göre daha ucuz olduğu ülkeler bu konuda örnek teşkil ediyor. Örneğin, Avustralya’da kömür enerjisi kilovat başına 143 Avustralya doları, doğalgazın maliyeti kilovat başına 116 Avustralya dolarına gelirken, rüzgâr tribünlerinin maliyeti ise kilovat başına sadece 80 Avustralya doları. Çise Ünlü Kıbrıs gazetesi 14/04/2013
12.   Gelelim termik santrale bölgede kömür yok,rüzgar istikrarlı değil ve şiddetli duman kontrolu ve buhar kontrolü olamıyacak
13.   Soğutma ekstra bir ısıtma yaparak deniz suyunun hem ısı hem de kül ile kirletecek
14.   Yeşil doğa önceki termik santral deneyimlerinde de gördüktermik santral çevresi bitki örtüsü ve insanlar hastalıktan kurtulamıyor kanser vakaları artmış







31 Temmuz 2010 Cumartesi

DEĞİŞİM YOLUNDAKİ YEŞİLOVACIK

Bir yerde yapılmaya başlayan ticari,sanatsal zirai,sanayi,sanatsal ,kültürel, çevresel her türlü etkinlik;  içeriği oranında ve halkın iştiraki ile  o yerin gelişmesinde önemli katkılar sağlar.
Toplumun içerisinde bulunan duyguların ve bilinç altındaki düşüncelerin hayat ile buluşmasını sağlar. Faailyetlerin içtenliği ve iyi niyeti Güzel geleneklerin yerleşmesini topluma uygun olmayanların da haytımızdan çıkmasını sağlar.
Aynı zamanda  topluımun kaynaşmasını hızlandırır. Barışı ve sosyal dayanışmayı kuvvetlendirir. Yetenekli ve becerikli insanlarımızın toplumda yerini almasına kendisini ifade etmesine vesile olur. İnsanlarımıza ve içinde bulunduğu topluma  yeni bakış açıları kazandırı.Toplumu gelişme yönünde motive eder. Kişleri yüreklendirir.geleceğe ümitle bakmasını kendisinin bir değer olarak toplumda önemli olduğunu hissettirir.
Sadece kendi içinde kişisel değerleri değil çevresinde bulunan ve o zamana kadar farketmediği ya da değer yükleyemediği kaynakları değrlendirmeye başlar onlara anlam yükler. Bu da bireysel ve toplumsal olarak bir güç olduğunu  farketmesini sağlar.

Yeşilovacık tarihsel olarak dışa açık bir belde olmasına rağmen dünya  ile karşılaştıdığımızda gelişme yönünde  zayıf kalmıştır. Bu hiç  bir şey olmamıştır olarak algılanmasın.Gerekli hıza erişememiştir. Bünyesinde barınan bütün kaynaklara rağmen anlamında. hem insani hem coğrafi kaynaklar olarak bazen bir devlette olabilecek kaynaklar bir beldede mevcuttur.

Aslında halkımız çok dinamiktir. Dışa açık ve medeni cesareti çok kuvvetlidir.Kendisini ifade etme konusunda cesareti yüksektir. Ama bakış açısı olarak gelişmekte yavaş kalmış ya da önü açılamamıştır.

Tarihinde ithalat ihracat yapılan,gümrüğü nufus dairesi orman işletmesi  mahkemesi mevcurt iken şu an belde olarak son yıllarda uzun bir duraklamadan sonra; başta köy statüsünden belde statüsüne geçmesi,belediyenin kurulması, kent anlamında büyük gayretler. aynı zamanda şehircilik olarak geçte olsa elektrik su  gibi alt yapıların yapılması kent kimliği olarak önemli bir adım. Sonrağı barınağın yapılması Tekrar bölgeyi modern bir liman havasına sokmuş ,zaman zaman gelen yatlar ,maden taşıması için kullanılan gemilerin yanaşması aktif bir liman algılanmasını sağlamıştır.

Son zamanlarda yine belde de yapılan anneler günü ,etkinlikleri.düğünlerimizin az çok ta olsa belediyemizin önünde bir adres olarak ta olsa daha düzenli yapılmasını sağlamış.Düğünlerimiz mevlütlerimiz  ve diğer  törenlerimiz  daha birlikte kutlanır oldu.

Silifke Antalya duble yolunun bitmesi ile bölgenin ekonomik ve sosyal imkanların da hızlı bir değişim olacak.Belde başka boyuta geçecektir. Şimdiden bunlara göre hazırlık yapılması gerek.Daha bilinçli ziraat balıkçılık son yıllarda gelişen zanaat ve ticaret ile özellikle turizmde  önemli atılımların olacağını düşünüyorum.
Belde gençşleri bu konuda halk eğitim ile işbirliği ile bilinçlendirilebilir. Üniversite ile işbirliği yapılabilir.

 2 Ağustosta şiir dinletisi  ve müzik  programı var organize eden arkadaşları tebrik ediyorum. Kültürel ticari ekonomik sosyal yapabildiğimiz kadar etkinliği yapmamız lazım.
Şiir dinletisi,anneler günü,babalar günü,mevlüt, düğün,kütüphane,konferans, çeşitli toplantı, bunlar hep kentli olma yolundaki müjdelerimiz.Değişim yolundaki ümitlerimizi pekiştiren izler. Herkesi tebrik ediyorum

24 Temmuz 2010 Cumartesi

20 TEMMUZ 2010 BEN TATİLE ÇIKTIM

Yorucu bir dönemden sonra kısacık da olsa 4 gün için Yeşilovacık'ta tatil, farklı anlar yaşamama ve paylaşmama vesile oldu.Uzun zamandır işim gereği Temmuz ayında tatil yapamamıştım.

Bu tatilde sadece mekansal olarak değil zaman olarak da bir tatil oldu. 20 Temmuz beni 1974 yılına götürdü.
Yalnız gitmedim. Yanımda çocuklarım  ve eşim de vardı.Onlara yeşilovacık'ın Kıbrıs barış harekatındaki şahadetini anlattım. Verilmese de Gaziliğini  ,o zamanların  Yeşilovacık'nı anlattım.
Birgün öğleye doğru 4 helikopter inmişti orman işletmesinin ardındaki tarlaya. Bizler denize griyorduk. Ben henüz 10 yaşında idim. Daha helikopterin inmekte olduğunu görünce fırladık. Daha onlar oraya inmeden biz oradaydık. Muhtarı istediler Az sonra onlar da geldi. Biz konuşmalarda savaş olacağını daha çok helikopter  geleceğini işittik. Merak yaşımızın, başlangıncındaydık. Herşeyi anlamaya çalışıyorduk.

Öğleden sonra 15:00 gibi annemler ve komşular rahmetli Saliha ablamlarda gezmede idi. Batırık yapıp çay içiyorlardı bizler de evin önünde idik. Geleneksel bir gezme İdi. Yeğenim Ablamın oğlu Süleyman da 4 5 yaşında henüz sağdı. Derken Işık gediğinden sanki arı kovanından  çıkan arılar geliyordu. Nerdeyse ufuğu kalpalmıştı.Heyecanla  belki de o zaman en gelişmiş araçlarının uçuşuna şahit oluyorduk. Gözümüzü kırpmadan heyecanla ve kendimiz ait yorumlarla yerimizde duramıyarak izliyorduk .Artık dünyamız o Olmuştu.Daha şimdiden savaş havasına girmiştik. Helikopterler Dibekli (şimdiki Selçuklu mahallemiz). civarına  inmeye başlamıştı

Esas hareket  bir saat sonra arkasındaki top arabaları kamyon ve keeplerin  arkası kesilmeyen konvoyla gelmeye başlaması.Bütün halkı heyacanladımıştı.Bizlerin heyecanı  daha da fazlaydı.Çünkü babalarımızın  belki askerde gördüğü araçları daha 10 yaşımızda da biz memleketimizde görüyorduk.Bir o kadar da içimiz onurla kaplanıyordu. Her gelen araç bizleri bir yaş büyütüyordu.

Ertesi gün gerçeği gördük daha 20 Temmuzdan 10 -15 gün önce idi .Yeşilovacık'ın o zamanki adı Hacıishaklı: Neredyse ağaçtan çok askeri araç ve asker vardı.Yazın  sapsarı olmuş ekin tarlaları  sanki yeniden yeşermişti. Ovacığın her tarafına mevziler kazılmış örtüler örtülmüştü. Ovacık yamaç yere kurulduğu için rahatlıkla her şey farkedilebiliyordu. Ertesi gün Ovacığa giriş ve çıkşlar izine tabii oldu  Ve kısa süreli  karartmalar başladı.

Bahçelerde domates vardı. Yurdun değişik yerlerine gönderiliyordu.Ama  bir farkla izin alınarak ve lambaları mavi kağıtlarla karartma yapılarak.Bizler Askerlere ekmek ayran domates karpuz kavun ikram ederek ailelerimiz ve kendimiz olarak dolaylı da olsa savaşa katılmanın askerlerimizle onların yaşamını ve koşullarını paylaşmanın onurunu yaşıyorduk.Sanki bizleri de çok hızlı olgunlaştırıyordu. Askerlerle sohbet ediyorduk. Onlardan bazıları vakit namazında camiye geliyorlardı.İlk rübeyi de o zamn öğrenmeye başladım .omuzlaında yıldız ve kollaron çizgili komutanlar. Subay ast subay ayrımını da o zaman anladım.Yıldızlı subaylar namaz kıldırıyordu.Bizlerle beraber dua ediyorlardı. Diğer bir asker rütbeye bakmaksızın müezzinlik yapıyordu. Ben  Bo ruh heletin de bizdeki savaşşma ruhunun buradan bu birliktelik ve anlayıştan kaynaklandığını öğrenmiştim. daha o zaman Camilere rrütbe girmediği gibi siyaset de olmazdı  ayıptı günahtı.

Derken birgün uyandık askeri araçların birçoğu yoktu.Askerler de azalmıştı. Meğer bizler uyurken büyüklerimiz farketmiş çıkarma gemileri  yanaşmış yüklemiş ve yola çıkmış Savaşın arifesiymiş meğer. Ayşe tatile çıkmış meğer .Kıbrısın güzelyurt kıyılarına doğru. Derken sabah gün ışımadan helikopterler de yola çıktı bir, iki üç derken 69 helikopter. Bütün halka ayakta uğurlar olsun diyor. İnsanlar ellerine ne geçirdiyse sallıyor.Bütün yüreklerini de onlarla göndererek. Ve son ra beklemeye başlıyor. İlk helikopter görününce ufuktan heyecanla bekliyoruz..Bir iki üç derken 69 derin bir oh çekiyoruz.. Ama ilk seferde hepimizin suratı asıktı hepimiz öğrenmiştik ilk inenlerde büyük zayiat vardı. Hep beraber hergün devam eden bu görüntüye  dualarla bütün kalplarimiz de gönderiyorduk.
Bir taraftan kulağımız radyoda. Haberlede bir tarfta canlı canlı izliyoduk sanki top ve tankk sesleri.Dua ediyorduk inşallah bizimkilerindir diye.Marş çalıyordu.Bütün ulus havaya girmişti. Bir şarkı girneden yol bağladık Anadoluya şarkısıydı.Gerisi Marş ve haberler ve top sesleri.

20 Temmuz 2010 Ben tatile çıktım.Çocuklarım ve eşimle .Mekan ve zamanda yolculuk yaparak.Neslime tarihi anlatmanın kıvancı ile.Gaziovacık'ta göğsüm tekrar kabararak gözlerimden damlalarla bir tatil yaşadım.

27 Haziran 2010 Pazar

GÜZEL BİR DÜĞÜN ve BİR ÖZÜR

Bir yerde bir meyvenin yeşerebilmesi için;tad ile yiyebilmek için. Bir çınar yetişebilmesi için; gölgesinde oturmak için ;ona uygun iklim olmalı.Denizde kısmetini arayanlar için ağın,barakadinin suyunu bulması; lazım.

Bir toplumun da gelişebilmesi için öncelikle moral lazım. Morali toplumdaki dayanışma birlik ve beraberlik sağlar.
 Kahvelerin ayrılması, insanların mahalle,akraba, parti, menfaat grupları ve diğer sebeplerle arasında oluşturulan kin duvarları yıllarca memleketimizde insanlara güvensizlik,korku çaresizlik gibi duyguların ikliminde iyi günler yaşatmadı.
Hem sürekli moralimiz bozuldu, hem de memleket köy görüntüsünden çıkmakta zorlandı.
Bir şeyler yapılmaya çalışıldı.Herkesin belli bir katkısı oldu, ancak esas gelişme şartlarını geciktirdi.Bunu yapanlar da  bir şey kazanmadı daha itibarlı bir duruma gelmedi.
Memleket sadece birilerinin algılayabildiği oranda gelişti.Onların da suçu da yoktu.Onlar da bunun doğru olduğunu sanıyorlardı.
En yakın insanlar birbirini kıskandı fesatlandı.Ben olmadım sende de olmasın dendi.
Arkadaşlıklar sahteleşti.Şüphe baş köşeye konuk oldu.Dedikodu insanları yıprattı.
Velhasıl ortak  akıla ulaşmakta başarısız olduk.Birlikte çay içtiğimiz batırık yediğimiz, sıkma yediğimiz. Arkadaşlarımızla ayrı dünyaların  insanı olduk.Çapa yaptığımız top oynadığımız,  imece yaptığımız insanlarla uzaklaştık ;şimdi olmayan ama bir zamanlar var olan çeşmelerde   nöbet tuttuğumuz insanlarla,  gönülden muhabbeti gereksiz kıldık.
Dış dünya bu arada yol aldı gelişti.

Hepimiz bundan sorumluyuz. Sadece başkalarını sorumlu tutmuyorum. Ben de ....ben de sorumluyum.Taraf oldum bu kötü gidişe.Bu oyunda ben de rol aldım.Böyle ortamda tahrik edilmeme rağmen serin kanlı olmalıydım.Başlangıçta sahip olduğum serin kanlılığı koruyamadım.Akıntıya ben de dahil oldum.Belki de kendimi suistimal ettirmemeliydim.

Bir keresinde en sevdiğim ailenin düğününde bana uzatılan mikrofunu suistimal  etmiş konumuna düştüm.Bilerek ve isteyerek yapmadım.Ama kendimi kontrol etmedim.
O kadar bağırarak konuşmamalıydım.Kastetmemeliydim birisini.Yanlış yapan insanla aramdaki konuyu oraya taşımamalıydım.Ne olursa olsun. İyi bir dilek, yürekten bir dua,güzel bir espiri yeterdi. Mesut abi,Yaşar abla İsmail ve eşinden şimdi özür dilemek istiyorum.Yeşilovacık'ta bulunan herkesten özür diliyorum.Huzurlarında yaptığım edepsizlik oldu.O konuşmayı kendime hiç yakıştıramadım.Kim ne yaparsa yapsın ben bu oyunun figüranı olmamalıydım.


Evet dün bir düğün vardı.Komşumun oğlu süleyman ve eşi özlem.Çok güzel bir düğün olduğunu öğrendim.Kendilerine mutluluklar diliyorum.Davete icabet edememiştim....

Ama  ben ordaydım hayallerim  oradaydı.Özlemim oradaydı. Bir zamanlar  yanlış oyunu sahneye koyanlar oradaydı ve hepsi el ele..Düğüne gelenler gülümsüyordu.Hepsi mutluluğun tarfındaydılar. Bu beraberlik tablosu benim amacımdı. Ve oradaydım.Benim kalbim oydu.
Davete icabet edenleri de tebrik ederim. Gelen eski başkanları ve onlara ev sahipliği yapan Başkan' ı da tebrik ediyorum.Bu ortamı hazırlamadaki başarısından dolayı.

15 Haziran 2010 Salı

YEŞİLOVACIK NERESİDİR?

Yeşilovacık Mersin Antalya yolunda güzel bir sahil kasabası.
Kıbrısın karşısı. 20 Temmuz 1974 Barış harekatının ana merkezi.Yani Kıbrıs gazisi.
2500 nufuslu ancak yazın nüfusu 10000 kişi bulan gelişmekte olan belde.
Denizi Akdenizin en temiz denizi sayıla Taşucu-Anamur Arasının ortası.
Hava kirliliğinin olmadığı bir yer.
Dağlarında barındırdığı yülerce çeşit ağaç, bitki maki türü fidanlar la asıl kızıl çam ormanlarından gücünü alan oksijen deposu.
Mineral zengini denizi ile sırt ağrısı bel ağrısı romatizmal hastalıklar, ortapedik hastalıklar ve operasyonel hastalıkların kısa zamanda iyileştiği denizi ve havası.
İyot deposu.
Sıcak kumsalları ve yeşil ağaçların gölgesi ile doğal yürüş merkezi.Bugün yürümenin iiyi gelmediği neredeyse hiç bir hastalık yok.
Psikoterapi merkeziine 22 km gibi çok yakın yaylası ile klimaterapi merkezi.Güneş terapi merkezi.
Yani tam bir sağlık turizmi merkezi.
klsik turizöm içinde son yıllarda tesisleşme var.
Yeni yatrımlarla 365 gün turizm mevsimi olarak değerlendirilebilir. Turizmde insanların hoşça vakit geçirebilecekleri her türlü aktivite yapılabilir. doğal rekreasyon alanları oldukça zengin.
Turfanda sebbze ve meyve merkezi. topikal meyvelerin  yetişebileceği verimli topraklar ve iklime sahip önemli bir tarım merkezi.
Adana Havalanına 200 Gazipaşa hava alanına 180km( yol yapımı bitince 155 kmYe düşecek.)
Bir limanı var ama yat limanı olabilir.
İnsanları sıcak kanlı.samimi. politik alt yapısı çok kuvvetli.Muhakemesi gelişmiş bir topmu var.analitik düşünebilme kabiliyeti var.Son yıllarda üniversitede okuya gençliği hızla artıyor.Ken di yağıyıl kavrulmasını öğreniyor.Tarım modrenleşiyor. Seracılık son yıllarda çok gelişti.Gelişme potansiyeli çok yüksek.
Sercılık deneyimi çok eskiye dayanıyor.Ögrenme kabilyeti yüksek girişimcileri var ancak sahip olduğu bilgileri değiştirmekte direnç gösteriyor. Aslında modern tarıma geçmeye elverişli toprağı, suyu, iklimi ve insan kaynağı mevcut.
Balıkçılık son yıllarda gelişti.hergün her çeşit balığı taze olarak bulabilirsiniz. Deniz mahsulleri yemekleri  özellikle balık çorbası kendisine özgüdür.
Batırığı,sebze yemekleri. Kasım ayında sarı mantarı bölgenin en özgün yiyecekleri.
Aynı zamanda kapari ve defne yaprağı kekik molarak daa doğal yaşamı zengin.Neredeyese bütün bitkiler doğal oratamda yetişiyor.
Nufus ve coğrafi olarak Yeşilovacık bir merkez.
hlkı kendi arasında siyasi çekişmeler osa da bu aslında bir dinamik olarak karşımıza çıkar. Çevre belde Köy ve ilçede insanları genel olrak saygındır.sevilir.
Belde de gelecekte ziraat geliştirilebilir. Turizm geliştirilebilir.hayvancılık geliştirilebilir.yaylası ve sahili birlikte değerlendirilebilir.Bunun için yetişmiş elmanlara da sahip.
Yalnız önyargı ve kısır çekişmeler önündeki en büyük engel.
Küçük hesaplar, ve bazı alışkanlıklar ve cesaret eksikliği, siyaseten tavırlar gelişmenin önünde bir perde olarak duruyor.
Son zamanlarda  yapılan birleştirici gayretler sevindirici. Çabalar var. Ama bu kadar imkanı olan ve gelişme potansiyeli olan bir belde için bu yeterli değil.