24 Temmuz 2010 Cumartesi

20 TEMMUZ 2010 BEN TATİLE ÇIKTIM

Yorucu bir dönemden sonra kısacık da olsa 4 gün için Yeşilovacık'ta tatil, farklı anlar yaşamama ve paylaşmama vesile oldu.Uzun zamandır işim gereği Temmuz ayında tatil yapamamıştım.

Bu tatilde sadece mekansal olarak değil zaman olarak da bir tatil oldu. 20 Temmuz beni 1974 yılına götürdü.
Yalnız gitmedim. Yanımda çocuklarım  ve eşim de vardı.Onlara yeşilovacık'ın Kıbrıs barış harekatındaki şahadetini anlattım. Verilmese de Gaziliğini  ,o zamanların  Yeşilovacık'nı anlattım.
Birgün öğleye doğru 4 helikopter inmişti orman işletmesinin ardındaki tarlaya. Bizler denize griyorduk. Ben henüz 10 yaşında idim. Daha helikopterin inmekte olduğunu görünce fırladık. Daha onlar oraya inmeden biz oradaydık. Muhtarı istediler Az sonra onlar da geldi. Biz konuşmalarda savaş olacağını daha çok helikopter  geleceğini işittik. Merak yaşımızın, başlangıncındaydık. Herşeyi anlamaya çalışıyorduk.

Öğleden sonra 15:00 gibi annemler ve komşular rahmetli Saliha ablamlarda gezmede idi. Batırık yapıp çay içiyorlardı bizler de evin önünde idik. Geleneksel bir gezme İdi. Yeğenim Ablamın oğlu Süleyman da 4 5 yaşında henüz sağdı. Derken Işık gediğinden sanki arı kovanından  çıkan arılar geliyordu. Nerdeyse ufuğu kalpalmıştı.Heyecanla  belki de o zaman en gelişmiş araçlarının uçuşuna şahit oluyorduk. Gözümüzü kırpmadan heyecanla ve kendimiz ait yorumlarla yerimizde duramıyarak izliyorduk .Artık dünyamız o Olmuştu.Daha şimdiden savaş havasına girmiştik. Helikopterler Dibekli (şimdiki Selçuklu mahallemiz). civarına  inmeye başlamıştı

Esas hareket  bir saat sonra arkasındaki top arabaları kamyon ve keeplerin  arkası kesilmeyen konvoyla gelmeye başlaması.Bütün halkı heyacanladımıştı.Bizlerin heyecanı  daha da fazlaydı.Çünkü babalarımızın  belki askerde gördüğü araçları daha 10 yaşımızda da biz memleketimizde görüyorduk.Bir o kadar da içimiz onurla kaplanıyordu. Her gelen araç bizleri bir yaş büyütüyordu.

Ertesi gün gerçeği gördük daha 20 Temmuzdan 10 -15 gün önce idi .Yeşilovacık'ın o zamanki adı Hacıishaklı: Neredyse ağaçtan çok askeri araç ve asker vardı.Yazın  sapsarı olmuş ekin tarlaları  sanki yeniden yeşermişti. Ovacığın her tarafına mevziler kazılmış örtüler örtülmüştü. Ovacık yamaç yere kurulduğu için rahatlıkla her şey farkedilebiliyordu. Ertesi gün Ovacığa giriş ve çıkşlar izine tabii oldu  Ve kısa süreli  karartmalar başladı.

Bahçelerde domates vardı. Yurdun değişik yerlerine gönderiliyordu.Ama  bir farkla izin alınarak ve lambaları mavi kağıtlarla karartma yapılarak.Bizler Askerlere ekmek ayran domates karpuz kavun ikram ederek ailelerimiz ve kendimiz olarak dolaylı da olsa savaşa katılmanın askerlerimizle onların yaşamını ve koşullarını paylaşmanın onurunu yaşıyorduk.Sanki bizleri de çok hızlı olgunlaştırıyordu. Askerlerle sohbet ediyorduk. Onlardan bazıları vakit namazında camiye geliyorlardı.İlk rübeyi de o zamn öğrenmeye başladım .omuzlaında yıldız ve kollaron çizgili komutanlar. Subay ast subay ayrımını da o zaman anladım.Yıldızlı subaylar namaz kıldırıyordu.Bizlerle beraber dua ediyorlardı. Diğer bir asker rütbeye bakmaksızın müezzinlik yapıyordu. Ben  Bo ruh heletin de bizdeki savaşşma ruhunun buradan bu birliktelik ve anlayıştan kaynaklandığını öğrenmiştim. daha o zaman Camilere rrütbe girmediği gibi siyaset de olmazdı  ayıptı günahtı.

Derken birgün uyandık askeri araçların birçoğu yoktu.Askerler de azalmıştı. Meğer bizler uyurken büyüklerimiz farketmiş çıkarma gemileri  yanaşmış yüklemiş ve yola çıkmış Savaşın arifesiymiş meğer. Ayşe tatile çıkmış meğer .Kıbrısın güzelyurt kıyılarına doğru. Derken sabah gün ışımadan helikopterler de yola çıktı bir, iki üç derken 69 helikopter. Bütün halka ayakta uğurlar olsun diyor. İnsanlar ellerine ne geçirdiyse sallıyor.Bütün yüreklerini de onlarla göndererek. Ve son ra beklemeye başlıyor. İlk helikopter görününce ufuktan heyecanla bekliyoruz..Bir iki üç derken 69 derin bir oh çekiyoruz.. Ama ilk seferde hepimizin suratı asıktı hepimiz öğrenmiştik ilk inenlerde büyük zayiat vardı. Hep beraber hergün devam eden bu görüntüye  dualarla bütün kalplarimiz de gönderiyorduk.
Bir taraftan kulağımız radyoda. Haberlede bir tarfta canlı canlı izliyoduk sanki top ve tankk sesleri.Dua ediyorduk inşallah bizimkilerindir diye.Marş çalıyordu.Bütün ulus havaya girmişti. Bir şarkı girneden yol bağladık Anadoluya şarkısıydı.Gerisi Marş ve haberler ve top sesleri.

20 Temmuz 2010 Ben tatile çıktım.Çocuklarım ve eşimle .Mekan ve zamanda yolculuk yaparak.Neslime tarihi anlatmanın kıvancı ile.Gaziovacık'ta göğsüm tekrar kabararak gözlerimden damlalarla bir tatil yaşadım.

2 yorum:

  1. Kalemine sağlık o dönemi görmesek de o dönemi anlatan çok güzel yazılardan biri

    YanıtlaSil
  2. kıbrıs savaşı,eğirdir komando okulunda sonradan adlarını öğrendiğim kahramanlar,o çocuk halimle helikopter sesinden korkuşum ve korkuyu yenişim,kırmızı bezleri salladığımızda askerlerin üzüleceğini büyüklerin uyarısı,rüyalarımda köyümüzü rumların işgal edişi,bir şerit gibi akışıhayatın;sağolasın,güzel bir gaziovacık akşamı düşle gerçek karıştı

    YanıtlaSil